Kaz Dağları
Merhaba sevgili okurlar.
Bu yazımızda ''Kaz Dağları'' hakkında bilgiler vericez.Öncelikten yerinden bahsedelim.
Öncelikle Dünya'nın 2.oksijen kaynağı olduğunu bilin isterim.
Kazdağları, Anadolu yarım adasının kuzeybatısında yer alan, Biga yarım adasının en yüksek dağıdır.Eğe Bölgesi ile Marmara bölgesini birbirinden ayırır, Kazdağları Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde kalmaktadır. Edremit körfezinin kuzeyini takiben, kuzey doğu-güney batı yönünde 60 – 70 km. uzunluğunda olan Kazdağları, batıda Dede dağı, ortada Kazdağı, doğuda Eybek dağı, kuzeydoğuda Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz (Sakar dağı) dağlarından oluşur.
Kazdağlar'ının Coğrafi Özellikleri
Yer küre yaklaşık 4,5 milyar yaşındadır. Kazdağlarının bulunduğu yer, yaklaşık 200 – 300 Milyon yıl önce sığ bir deniz iken killi kumtaşları, kireçtaşları burada çökelmiş, bunlara mağma’nın yeryüzüne çıkamadan soğuması ile oluşan granit ve benzeri mağmatiklerle, yeryüzüne ulaşan volkanların getirdiği lavlarda eklenmiş. Dünyayı etkileyen geniş jeolojik olaylar neticesinde bu karışım 10-20 km ‘ye ulaşan derinliklere gömülmüş. Üzerindeki ağır yük ve yerkabuğunun içindeki yüksek ısı nedeniyle başkalaşıma uğramış. İlk özelliklerini yitirmelerine rağmen daha dayanıklı ve daha güzel görünümlü mermerleri,gnaysları ve amfibolit-şistleri oluşturmuşlar. Yine dünyayı etkileyen geniş jeolojik olaylar neticesinde üstündeki örtünün kalkmasıyla yeryüzüne ulaşmış. Yaklaşık 5 milyon yıl önce bu yapının bir kısmı çökerek sular altında kalmış ve Edremit körfezini, bir kısmı da yükselerek kazdağları’nı meydana getirmiştir.
Kazdağları bölgesinin hızla yükselmeye başlaması neticesinde, yamaçlarda dereler oluşmaya başlamıştır. Park sınırları içerisinde sayılamayacak kadar çok küçük dere, 30 yakın akarsu tespit edilmiştir. Bunların en önemlileri Zeytinli çayı, Kızılkeçili çayı, Güre çayı, Kuru dere, Manastır çayı, Ihlamur dere, İskele deresi ve Şahin deresidir.
YETİŞEN BİTKİLER
Kazdağlarının Ege ve marmara bölgelerinin sınırlarını oluşturması nedeniyle iki farklı iklim etkisinde kalması, Avrupa – Sibirya, Akdeniz ve İran - Turan bitki bölgelerinin kesiştiği noktada bulunması nedeniyle bu bölgeleri temsil eden bitki türlerinin burada bulunması, Güney yamaçlarının deniz seviyesinden birden 1700 metrelere yükselmesi, bu alanların dereler ve çaylar tarafından derin vadiler şeklinde yarılması biyo çeşitliliği artırmaktadır.
Kazdağı milli parkında bilim adamlarınca bugüne kadar 101 familyaya ait 800 cıvarında bitki taksonu tespit edilmiştir. Bu türlerin 77 adedi yalnızca Türkiyede bulunmaktadır. Bunların 29 tanesi de Dünyada sadece kazdağı milli parkında bulunan endemiklerdir.
Kazdağlarının güney yamaçlarında denizden itibaren 200 metrelere kadar zeytin ağaçları, yaklaşık 800 metrelere kadar kızıl çamlar (Pinus brutia Ten), yaklaşık 1500 metrelere kadar karaçam (Pinus nigra ssp. Pallasiana), Kazdağının endemiklerinden olan Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana ssp. Equi-trojani) hemen daima dağın kuzey yamaçlarında 1000 – 1400 metrelere kadar kayın ve karaçamlarla aynı yetişme ortamını paylaşmaktadır. Geniş yapraklı ağaçlardan Kayın (Fagus Orientalis) yaklaşık 600 – 1400 metreler arasında, Kestane (Castanea sativa Miller) yaklaşık 600 – 900 metreler arasında, Gürgen (Carpinus betulus) yaklaşık 350 -700 metreler arasında, Meşe (Quercus) yaklaşık 300 – 1000 metre arasında yayılım göstermektedirler. 1550 metreden sonra yastık formunda bitkiler görülmektedir. Endemik bitkilerin büyük bir kısmı buralarda bulunmaktadır.
BAZILARI
KAZDAĞLARINDA YAŞAYAN BAZI HAYVANLAR
- AYI
- DOMUZ
- TİLKİ
- SIRTLAN
- KURT
- VAŞAK
- KARACA
- EBABİL
- KARTAL
- ATMACA
- ŞAHİN
- BAYKUŞ GİBİ HAYVANLAR YAŞIYOR.
Kazdağında Yaşayanlar
Kazdağı eteklerinde, tarih boyunca pek çok yerleşimlerin kurulduğu, antik kaynaklardan ve günümüze kadar gelen tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Antik kaynaklara dayanılarak, yörenin ilk sakinlerinin Karlar, Troyalılar, Lelegler, Luviler ve Ledler olduğunu görüyoruz. Bölgenin sakinlerinden olan Mysialılar, Herodotos'a göre Karlar ve ledlerle aynı soydandır. Bu insanlar belirli zamanlarda Troya'ya bağlı şehir devletleri kurarak yaşamışlardır.
Hititler M. Ö. 1660 yıllarında sınırlarını Batı Anadoluya kadar genişlettiler. M. Ö. 1440 yılında gücünü kaybetmeye başlayınca, Batı Anadolu da birçok küçük devletler kurulur. Bu devletler hem birbirleri ile hem de Hititlilerle savaşırlar. Bazen de birbirleri ile veya Hititlililerle birlik kurarlar. Bu durum Troya'nın yıkılmasından sonra Deniz kavimlerinin Anadoluyu istilasına ve Hititlerin yıkılmasına kadar sürer.
DAHA ÇOK AMA YAZIMIZ UZUN BU KADAR YETER.
TREKKİN YAPILABİLECEK YERLER:
| ||||||||||
2- Arıtaşı Köyü Zığın Dere Mevkii (Dönüş aynı güzergahtan) | ||||||||||
Yorumlar
Yorum Gönder